1 Mart 2010 Pazartesi

Mutluluk FM

Şimdi servis icinde kadın erkek eşitsizliği yaşandığı için çok mağdurum, yolda hergün Joy FM dinlemekten, ya kendimi kaybedercesine uyuyorum yada iş yapmak icin hevesle kendimi servisten atıp ofise kaçıyorum.. Joy FM, kimilerine göre gay müziği yapıyor.. Katiliyorum, yarım saat dinledikten sonra insan biraz yumuşuyor rahatlıyor, ama seveni çok. “Easy listening” tarzında ve kaliteli yabancı şarkılar çalıyor, bilirsiniz.

Velhasil uzun zamandir takipteyim, çalan neredeyse tüm şarkıların Türkçe versiyonları var, bu kadar olmaz... Hani kanalı bir değiştirsen tüm şarkıların Türkçe aranjmanlarından “Mutluluk FM” diye bir radyo oluşturabilirsin.. Ve enteresan bir kitlesi de olur ha..! Biraz örnek vereyim de; kaynak “bir yerin” demeyesiniz;

-Mia Pisto al Fosforo Sezen Aksu : Beni Yak Kendini Yak
-Consuelo Luz : Ercan Saatci/ Yastayim
-Kimler geldi kimler gecti / Ask eski bir yalan / Memleketim.... vs vs vs...

Peki neden Türkçe aranjmanlar bu kadar sık kullanılmış? Neden Türkiye özgün sanat eseri yaratamamış, Yunanistan/ İspanya / Fransa’da bu kadar yabanci dil aranjmanı şarkı var mi? Yok tabi...

Hiç düşündünüz mü neden elin Fransız’ı sanat eseri yaratıcılığını kullanırken nasıl bir Türk onu alıp Türkçe sözler eklemiş ve inanılmaz ünlü olmuş? Hatta direk Gönül Yazar “ La femme de mon Ami” yi “ Arkadaşımın Aşkısın”; ve “Life goes on” şarkısını “Hayat Geçiyor Hemen” ile direk sözlük misalı Türkçe’ye çevirmiş. Olmuş mu?

Hadi olmuşsa, bugün günümüzün en iyi aranjmanı “Sana değil kardeşine” şarkısı neden çalıntı damgası yedi? Sen değil misin Ajda’ya Türkçe çeviriler ile “süperstar” diyen. Erol Evgin’e kendi şarkısı yokken “ailemin şarkıcısı” diyorsun ya. Gerçi tamam bir Sezen Aksu’yu biraz ayrı tutuyorum, Sezen’in kafasına erişmek için herhangi bir şarkıcının daha çok yemek yemesi portakal tarlasında kendini kaybetmesi gerekir.

Şimdi dostlar, bu akım 70 ve 80 yıllarında doruk noktasına ulaşmış. Bu dönem enteresan, ithal ürün bulunmuyor, ki buna sanat eseri de dahil. Ulaşamadığı müziksel değerleri bile Türk üretim ile halletmeye çalışıyor. Sanayi ürünleri gibi ithal ikameci politika yani, Arçelik, Tofaş, Efes gibi markaların çıkışı da bu döneme rastlar. Ancak özellikle günümüzde orjinal içeriğe ulaşmak daha kolay, şimdi yabancı şarkıyı kullanmak tepki doğruyor. Ancak Avrupa her zaman ulaşmış orjinal içeriğe, bilgiye. Bu yüzden adam zorunda kalmış ve özgün eserler çıkarmış.

Bir başka nedeni ise, Türk’ün inanılmaz gücü; tembellik. Adam yan gelip yatmayı görev edinmiş, hazırı var kullanıyor. Yaratmaya üretmeye inanmayan bir toplumuz daha ne olsun! Bu millet Orta Asya’nin yemyeşil ovalarını, ırmaklarını kuruttu, çöl yaptı oraları. Resmen bir kıta boyunca ne kadar bağ bayır varsa hepsini yedi. Yetmedi, Çin’e dadandı, adamı ülkesine hapsetti, kilometrelerce duvar ördü milyonlarca Çinli. Artık otur birşey üret değil mi? Hayır, kavim kavim toplandı, Avrupa’ya kadar yürüdü, Fransızların / Germenlerin bile düzenini bozdu, Roma’yi devirdi. Osmanlı gibi bir devlet kurdu, ama sanayi kuramadı, alacak yer kalmayinca onu da batırdı... Tembel oğlum bu ülke, genlerinde bu var...

Diyeceğim şudur ki, 20-30 yıl yediniz zaten yabancı şarkıcıların ekmeğini, üretin artık. Üreten sanatçıya saygımız sonsuz; bakınız Serdar Ortaç’a: “Melek misin gümüş söğüt dalı mı?”.....

6 yorum:

  1. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  2. Nereden baktin dostum,

    Ben ekonomistim guceniyorum ama... Ithal ikameci politika temelini 1930 da devletci politikadan alir haklisin.. Ancak devletcilik ithal ikameci politika degil, kapali ekonomi ve sermaye birikimi eksikligi yuzunden dis ticaret olmadigi ve bu yuzden ic ekonominin gelismesi gerekliligine dayanir..

    Dolayisiyla 80de ozal a kadar tum politikalar ithal ikamecidir.. 5 yillik kalkinma planlari da bu doneme ait terimlerdir... Ithal ikameci politika asil zirvesine 70 li yillarin basinda petrol krizi ile ulasir.. Zira bu donem yasanan doviz krizleri ile ithal ikame onem kazanmis, donemin adi ithal ikameli sanayilesme olarak da gecer;

    Bu da kaynaklar:
    http://www.miibf.com/files/%C4%B0NK%C4%B0LAP.txt

    http://www2.dpt.gov.tr/must/tarihce.asp
    "1960-1980 dönemine kadar özel kesimin sanayi tabanını güçlendirmek amacına yönelik olan ithalat ikamesi politikası yoluyla sanayileşme stratejisi dünyadaki gelişmeler doğrultusunda 1980 yılında terkedilerek, ekonominin dışa açılması ve serbest piyasa sisteminin bütün araç ve kurumlarıyla oluşturulması süreci hızlandırılmıştır."

    80 lerde ise Ozal ile ithal ikame ortadan kalkmis, ancak dis ticaret hacmi sabit kur politikasi yuzunden cok ciddi yukselmemistir. Ithal ikameci politika geride kalsa da doviz kurunun korumaci etkisi ile ic piyasa nispeten korunmustur.. dolayisiyla 80 ler ithal ikameci olarak gorulemez tabi ki, ancak Ozal politikalarinin halka / yasayisa ve sanata etkisi, bir gunde olmamis birkac yillik bir sure gecmesi gerekmistir...

    Osman Mızrak

    YanıtlaSil
  3. Güzel olmuş ama benim de bir iki itirazım var. Öncelikle bahsettiğin
    olay halen her ülkede yapılıyor sadece Türkiye'ye özgür birşey değil.
    Hatırlayın Kiss Kiss ile ünlü olan sarışın ablamızı. Globalleşme ve
    popüler kültür üzerine çok enteresan yazılar var internette, biraz
    ağır giydirmişsin Türkiye'ye gibi geldi. Kaldı ki pop müzik kültürü
    zaten kopyalama ile başlamıştır Türkiye'de, Hakan Peker geçende bir
    röportaj vermiş. Herkes şu an bunun şarkıları ile taşak geçiyor ya,
    "hey corç versene borç" vb.. Bu da demiş ki "o zamanlar en kaliteli
    yapabileceğimiz şey buydu.". Aslında o şarkı bile heriflerin etkisinde
    ne kadar kalındığının göstergesi. Demem o ki, Türk Popüler Müziği
    zaten adamları taklit etmek ile kuruldu, kendi müziğimiz değil, ha
    niye geliştiremiyoruz, orası ayrı bir tartışma.
    Onurlu

    YanıtlaSil
  4. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  5. Devletcilige hepimiz karsiyiz, ancak yeri / zamani itibari ile, bazi seyler mecbur kalinmis...

    Ustelik benim biraz da yazida derdim, o donem uyarlama sarki ile cikmis adama superstar dersen simdi ayni seyi yapani itin gotune sokarsan, ayip olur gibi bir derdi de var....

    Pop muzigin kendi muzigimiz olmadigi konusunda kesin katiliyorum, ancak pop adi ustunde bir akimin muzigi, herhangi bir ulkenin baskin muzik kulturu degil.. bir cesit evrensel muzik diyebiliriz, zaten avrupa muzigi, classic ise amerikan muzigi, ne biliyim country ise, blues ise, afrika amerikan muzigi jazz ise, ispanyolun flemengosu gitari var isr, bunlar nasil popda yaratici olmus da, asirlardir asiklar ile muzik kulturu olan halk yaratici olamamis bunu da sorgularim...


    Osman...

    YanıtlaSil
  6. Devletcilige hepimiz karsiyiz, ancak yeri / zamani itibari ile, bazi seyler mecbur kalinmis...

    Ustelik benim biraz da yazida derdim, o donem uyarlama sarki ile cikmis adama superstar dersen simdi ayni seyi yapani itin gotune sokarsan, ayip olur gibi bir derdi de var....

    Pop muzigin kendi muzigimiz olmadigi konusunda kesin katiliyorum, ancak pop adi ustunde bir akimin muzigi, herhangi bir ulkenin baskin muzik kulturu degil.. bir cesit evrensel muzik diyebiliriz, zaten avrupa muzigi, classic ise amerikan muzigi, ne biliyim country ise, blues ise, afrika amerikan muzigi jazz ise, ispanyolun flemengosu gitari var isr, bunlar nasil popda yaratici olmus da, asirlardir asiklar ile muzik kulturu olan halk yaratici olamamis bunu da sorgularim...


    Osman Mızrak

    YanıtlaSil